RumyGezi
ANASAYFA KONAKLAMA İLÇELER ULAŞIM GEZİLECEK YERLER
LİNKLER BEDESTENLER VE ÇARŞILAR

ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ

CAMİLER VE KLİSELER

HANLAR

İÇKALE

KAPLICALAR

KÖPRÜLER

MESİRE VE PİKNİK ALANLARI

MÜZELER VE ÖRENYERLERİ

SURLAR

logo

DİYARBAKIR SURLARI

Diyarbakır Surları, yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın en etkileyici savunma yapılarından biri olarak kabul edilir. Tarih boyunca sayısız medeniyete tanıklık eden bu görkemli surlar, şehrin kimliğini şekillendiren en önemli unsurlardan biridir. Çin Seddi’nden sonra dünyanın en uzun şehir suru sistemi olarak bilinen Diyarbakır Surları, yaklaşık 5 bin 700 metre uzunluğa ulaşır ve kara surları statüsündedir. Aynı zamanda siyah bazalt taşın ihtişamıyla yükselen bu duvarlar, yalnızca askeri bir savunma hattı değil, tarihin, kültürün ve mimari ustalığın birleştiği zamansız bir anıttır.
Surların tarihçesi, binlerce yıl öncesine uzanır. İlk savunma hattının MÖ 3000’li yıllarda yapıldığı düşünülmektedir. Günümüzde gördüğümüz görkemli surlar ise büyük ölçüde Roma, Bizans ve Erken İslam dönemlerinde şekillenmiştir. Özellikle MS 4. yüzyılda Roma İmparatoru II. Constantius döneminde surlar güçlendirilmiş, daha sonra Bizans döneminde onarımlar ve genişletmeler devam etmiştir. İslam ordularının 639 yılında Diyarbakır’ı fethetmesiyle birlikte surlar, yeni yönetim anlayışına göre yeniden düzenlenmiş, Osmanlı döneminde de koruma ve onarım çalışmaları uzun yıllar sürmüştür. Bu süreklilik, surların her taşında farklı bir medeniyetin izini taşır.
Surların mimari yapısı, dayanıklılığın, mühendislik zekâsının ve estetik anlayışın eşsiz birleşimidir. Kesme bazalt taştan inşa edilen duvarlar, bazı bölümlerde 12 metre yüksekliğe ve 3–5 metre kalınlığa ulaşır. Surlar boyunca farklı büyüklük ve şekillerde 82 burç yer alır. Bu burçlar, yuvarlak, dikdörtgen ve çokgen formda inşa edilmiştir ve her biri döneminin savunma teknolojisine göre stratejik noktaları kontrol edecek şekilde konumlandırılmıştır. Burçların üzerinde yer alan kitabeler, işlemeler, kabartmalar ve motifler, surların yalnızca askeri amaçlı bir yapı olmadığını; aynı zamanda bir sanat eseri niteliği taşıdığını gösterir.
Surlarda dört ana kapı bulunur: Dağ Kapı (Harput Kapısı), Urfa Kapı, Mardin Kapı ve Yeni Kapı. Her kapı, şehrin önemli ticaret yolları ve tarihi güzergâhlarıyla bağlantılıdır. Kapılar, üzerlerindeki kabartma ve süslemelerle dikkat çeker; her biri üzerinde yer alan kitabeler, hem tarihsel hem de kültürel bilgiler sunar. Kapıların çevresindeki savunma alanları, ok delikleri, mazgallar ve gözetleme noktaları hâlâ korunmaktadır.
Diyarbakır Surları'nın en bilinen bölümleri arasında Keçi Burcu, Ulu Beden Burcu, Ben u Sen Burçları ve Yedikardeş Burcu özel bir yere sahiptir.
Keçi Burcu, Dicle Nehri’ne bakan konumu ile panoramik bir manzara sunar ve surların en romantik noktalarından biri olarak bilinir.
Yedikardeş Burcu, Artuklu mimarisinin en güzel örneklerinden biri olup zarif taş işçiliği ve yazıtlarıyla dikkat çeker.
Ulu Beden Burcu, görkemli kitabesi ve işlemeli taş süslemeleriyle ziyaretçilerin hayranlık duyduğu bir bölümdür.
Halk arasında “Ben u Sen” olarak bilinen burçlar ise efsaneleriyle ünlüdür ve surların halk kültüründeki yerini temsil eder.
Surların çevresinde uzanan Hevsel Bahçeleri, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bir diğer unsur olarak Diyarbakır’ın tarihi dokusunu tamamlar. Surların yüksek noktalarından bakıldığında Dicle Vadisi, Hevsel’in yeşil dokusu ve şehrin özgün mimarisi muhteşem bir panoramayla birleşir. Bu manzara, yüzyıllardır yolcuların, seyyahların ve araştırmacıların hayranlığını kazanmış; Diyarbakır'ı “taşın ve bereketin şehri” olarak anılmasına katkı sağlamıştır.
Günümüzde Diyarbakır Surları, restorasyon çalışmaları ve koruma projeleri ile geleceğe taşınmaktadır. Her bir taş, yalnızca bir duvarın parçası değil, binlerce yıllık uygarlıkların sessiz tanığıdır. Surlar boyunca yürüyüş yapanlar, her adımda tarihin farklı dönemlerine dokunur; antik savunma düzenlerini, Orta Çağ şehir planlamasını, İslam mimarisinin izlerini ve Osmanlı dönemi şehir kronolojisini hisseder.
Sonuç olarak, Diyarbakır Surları bir şehir duvarından çok daha fazlasıdır. Onlar, zamanın içinden süzülerek gelen görkemli bir tarih kitabı, mimari bir şaheser ve kültürel kimliğin somutlaşmış hâlidir. Her burcu bir hikâye, her kitabesi bir belge niteliğindedir.
Diyarbakır’a gelen herkesin mutlaka görmesi gereken bu muhteşem yapılar, geçmişin izlerini bugüne taşıyan en etkileyici yapılardan biri olarak tarihteki yerini korumaktadır. Surların gölgesinde yürümek, yalnızca bir gezi değil; tarihle yeniden buluşma deneyimidir.