RumyGezi
ANASAYFA KONAKLAMA İLÇELER ULAŞIM GEZİLECEK YERLER
LİNKLER BEDESTENLER VE ÇARŞILAR

ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ

CAMİLER VE KLİSELER

HANLAR

İÇKALE

KAPLICALAR

KÖPRÜLER

MESİRE VE PİKNİK ALANLARI

MÜZELER VE ÖRENYERLERİ

SURLAR

4 AYAKLI MİNARE CAMİ ------- HZ. SÜLEYMAN CAMİ ------- MERYEM ANA KLİSESİ ------- SAİNT GEORGE KLİSESİ ------- ULU CAMİ

logo

MERYEM ANA KLİSESİ

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde, tarihi Sur içi dokusunun tam kalbinde yer alan Meryem Ana Kilisesi, şehrin kültürel ve dini çeşitliliğinin en çarpıcı sembollerinden biridir. Süryani Kadim Kilisesi olarak bilinen bu yapı, Hristiyanlığın en eski ibadet merkezlerinden biri kabul edilir. Rivayete göre kilisenin tarihi, milattan önceki dönemlere kadar uzanır ve ilk yapının bir pagan tapınağının üzerine inşa edildiği düşünülür. Böylece Meryem Ana Kilisesi, sadece bir ibadet mekânı değil; aynı zamanda çok katmanlı medeniyetler tarihinin en güçlü tanıklarından biridir.
Kilisenin inşa tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, 2. yüzyıla kadar giden yazılı kaynaklar ve mimari izler mevcuttur. Bu durum yapıyı sadece Diyarbakır’ın değil, tüm Mezopotamya bölgesinin en eski Hristiyan ibadethanelerinden biri hâline getirir. İlk dönemlerde küçük bir ibadet alanı olarak kullanılan yapı, zaman içinde genişletilmiş; Bizans, Emevi, Abbasi, Artuklu, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde defalarca onarım görmüş, böylece günümüzdeki kimliğine kavuşmuştur. Her dönemden iz taşıyan bu katmanlar, kilisenin taşlarında adeta bir tarih kitabı gibi okunur.
Mimarisi açısından Meryem Ana Kilisesi, Diyarbakır taş mimarisinin tüm ihtişamını gözler önüne serer. Kilisenin yapımında kullanılan sert, siyah bazalt taş; hem görsel bir ağırlık hem de dayanıklılık sağlar. Kilisenin avlusu oldukça geniştir ve taş kemerli geçişler, revaklar ve sütun dizileri etkileyici bir kompozisyon oluşturur. Avlunun ortasında yer alan son derece zarif taş işçiliğine sahip şadırvan benzeri yapı, dikkat çekici mimari detaylardan biridir. Kilisenin giriş kısmı sade fakat heybetlidir; iç mekân ise mistik bir dinginlik sunar. Yüksek tavanlar, içe doğru uzanan kemerler, dar fakat estetik windows açıklıkları ve taş sütunlar mekâna ruhani bir atmosfer katar.
Kilisenin en önemli özelliklerinden biri, çan kulesidir. Bu çan kulesi, hem mimari olarak yüksek bir sembolik değere sahiptir hem de kilisenin bulunduğu mahalleye yüzyıllar boyunca ruhunu vermiştir. Kilisenin içinde yer alan kutsal eşyalar, el yazması İncil nüshaları, eski ikonalar ve dini objeler, Süryani Hristiyan kültürünün zenginliğini ortaya koyar. Ayrıca kilisenin duvarlarında yer alan bazı motifler ve taş oymaları, bölgenin sanat anlayışını ve dini sembolizmini yansıtır.
Meryem Ana Kilisesi sadece bir ibadet yerinden çok daha fazlasıdır. Yüzyıllar boyunca Süryani topluluğunun dini, kültürel ve sosyal yaşamının merkezi olmuştur. Dini törenlerin yanı sıra burada eğitim faaliyetleri yürütülmüş, papaz okulları açılmış, dini müzik çalışmaları yapılmıştır. Süryani ilahileri, kadim Aramice ezgiler bu yapıdan yüzyıllarca yükselmiş ve Sur’un dar taş sokaklarında yankılanmıştır. Kilise hâlâ, Paskalya, Noel ve diğer önemli Hristiyan bayramlarında cemaatin bir araya geldiği, duaların edildiği, ilahilerin okunduğu canlı bir ruh taşımaktadır.
Bugün Meryem Ana Kilisesi, hem ibadete açık hem de kültürel ziyarete uygun bir müze-ibadethane niteliği taşımaktadır. Yerli ve yabancı birçok gezgin, kilisenin sakin atmosferinde dolaşır; taş duvarların soğukluğunda geçmişin izlerini hisseder ve bu kadim mabedin mistik yapısı ile büyülenir. Diyarbakır gibi birçok kültür ve dinin buluştuğu bir şehirde, bu kilise farklı inançların yüzyıllardır nasıl bir arada yaşayabildiğinin güçlü bir kanıtı olarak ayakta durur.
Meryem Ana Kilisesi’nin restorasyonları sırasında yapının özgün kimliğine büyük özen gösterilmiştir. Zamanın tahribatına, savaşlara ve yıpranmaya rağmen kilise, yapılan çalışma ve koruma projeleri sayesinde günümüze sağlıklı bir şekilde ulaşmıştır. Bugün kilise, hem Süryani cemaati hem de tüm insanlık için bir inanç, barış ve tarih mirası olarak kabul edilir.